En son yazimi kutuphanede yazmistim. Meger Nesli bekliyormus hergun bloguma bakiyormus yeni birseyler var mi diye, birkac kisi daha soyledi hergun bakiyorum yeni birsey eklemis misin diye, hosuma gitmedi degil.
Neyse, iste o gun bugun, bohcamdaki butun yeni ipek kumaslarimi size sunuyorum. Hangisini severseniz sizindir, size kalmis begenmek azizim... :)) Artik uzerinize kirmizi mi gecirirsiniz, siyah mi, mavi mi? Ha renklerden bahsetmisken Eflatun Coraplarimi da unutmayayim ama, o ayri bir hikaye anlatacagim.
Oncelikle en son yazimdan sonra ne oldu herkes asagi yukari biliyor, tasindim. Tasinmak zor degildi de tasindiktan sonraki duzensizlikler bizi de duzensiz etti. Bugunlerde biraz daha toparlanmis durumdayiz, daha iyi olacak diye umuyoruz.
ONEMLI OLAYLAR!
O gunden bugune onemi olan birkac seyi yazayim. Papa Turkiye'yi ziyaret etti...burada da cok yakindan takip edildi. Venezuela Baskani Chavez tekrar baskanlik secimini kazandi, nasil kazandi mechul. Neslihan Yasdiman Paris'e haftasonu icin ziyarette bulundu, bu olay Amerika'dan da yakindan takip edildi. Amerika'daki en taninmis turklerden biri Ahmet Ertegun vefat etti, Amerika'daki butun gazeteler yazdi. Necla Polat'in TOEFL sinav sonucu aciklamasi yaklasik iki hafta ertelendi, kendisi ogrenemedigi icin hala merakla bekliyor.
Gecenlerde yasadigim birseyi anlatayim. Oglenden sonra okula giderken otobuste bir gece once isten donerken aldigim ELLE dergisini okuyordum. Sayfalari karistirirken bir de ne goreyim Elif Safak'in The Bastard of Istanbul kitabiyla ilgili bir yazi. Yazida Safak'in yazarlik kariyerinden bahsediyordu biraz, tabi kitabla ilgili olarak Turkluge hakaret etme olaylariyla ilgili kisimlardan da bahsediliyordu. Sonra otobusten indim, 7. avenuya adimimi attim elime sikistirilan Daily News gazetesinde baska bir turkle iligli ikinci sayfadan verilmis bir haber, Ahmet Ertegun vefat etmis. Bir gunde iki turkle ilgili Amerikan dergi ve gazetelerinden haber okudum, ilginc oldu.
NESLI PARIS'TE
Neslihan Paris'e gider, cok guzel vakit gecirir, geri doner, fotograflarini da Necla'ya gonderir. Nasil mutlu geliyordu sesi dondukten sonra konusmustuk birazcik nette. Ayrintilari almayi merakla bekliyordum sonra fotograflari gordum. Amélie Poulain'in sevgilisine oynadigi kucuk oyunlardan birini gerceklestirdigi o yer, yukariya dogru cikilan merdivenlerden sonra 'heykel'in parmaginin ucunun gosterdigi yere degil de heykele bakan aptaldir' repliginin soylendigi yerden gorunen meydanda cekilmis fotograflari gorunce ah dedim ben de gormek istiyorum. Guzel vakit gecirmesi beni de cok mutlu etti.
NONSTOP FASHION IN NEW YORK CITY
Gecen haftalarda okuldayim, Mehmet aradi seni disarida bekliyorum, birlikte eve doneriz die. O aksam eve geldik. Mehmet herzamanki gibi o gun cektigi fotograflari bilgisayara yuklerken gordum bu fotograflari. Nasil dedim ya. Her sokaginda ayri birseyler oluyor bu sehrin. Bir gun bakarsinki Denzil Washington 23. caddede film cekiyor, bi gun bakiyorsun top modellerden biri 8.avenue da caddenin ortasina gecmis fotografciya poz veriyor yada 54. cadde Starbuck's cafede Sex and The City dizisinin meshur Mr. Big'ini goruyorsunuz. Kolunun altina New York Times ini koymus, kahvesini almaya giriyor. Bu sehirdeki her kare Amerikan filmlerinden cikmis durumda. Fotografa bayildim, Mehmet'in ellerine saglik diyorum.
THANKSGIVING VE NIHAYET XMAS CILGINLIGI!
Aman dikkat diyorum, kalabaliklarda ezilmeyelim. Nasil bir cilginliktir bu?
Ingiltere'de iki ay onceden Neslihan bahsetmeye baslamisti, burada alisverise basladi herkes alisveris yapiyor diye ama, benim firsatim olmamisti bahsetmeye, keza simdilerde kalabaliklar, alisveris en yuksek seviyede. Amerika'da Thanksgiving-Sukran Gunu ile basladi bu cilginlik; Herkes bir maratonda sanki, caddeler daha bi kalabalik, turist sayisi daha da fazla, magazalar daha renkli. Mayc's sukran gunu festivali olmustu. Herkes caddelere dokuldu izlemek icin, ben cok heyecanla beklerken sonra bir anda gitmekten vazgectim. Bir magazanin tekelindeki, ortak bir hevesin urunu olmayan bir festivale gitmeyecegim dedim ve gitmedim. Cok seyde kacirmadim die dusunuyorum ama Mehmet gittti. Geri dondugunde hic memnun kalmamisti, yagmur deli gibi yagmisti ve sudan cikmis baliga donmustu. Istedigi gibi calisamamis, polislerin arasinda sikisip kalmisti. Cektigi fotograflari gordukten sonra bende gitmis kadar oldum ustelik usuyup, islanmadan :))
Bugunlerde sehrin merkezi kendi basina bir alisveris merkezi gorunumunde. Londra'nin isil isil fotograflarini Nesli'nin blogundan gordum. New York'da da gelenek haline gelen suslemelerden biri Rockfeller Center'in onune kurulan devasa cam agaci. Memo hic beklemeden ilk gununden gidip biraz calismis. Fotograflardan harika gorunuyor. Xmas ile ilgili baska bir not da dusemek istiyorum, herkesin elinde Mayc's posetlerini gormekten bikmis durumdayim. Magaza sanki geleneksel Xmas alisveris merkezi anacim. Herkes oraya girip cikiyor. Turistler sokakda yururken beni durdurup sanki Washington Parkina nasil gidebiliriz diye sorar gibi Mayc's e nasil gidebiliriz diye soruyorlar. Calistigim restorantta bu alisveris ve turist bollugundan nasibini aliyor sugunlerde, bu vesile ile bende tabi. Yeni yil a kadar devam edicek bu tempo sonrasinda durulacak zannediyorum.
2 comments:
Mehmet bir fotoğraf sanatçısı... Buna fotoğraf çekmek denemez. O bir santçı... Bu güzel görüntüleri bize ulaştırdığınız için teşekkürler...
ya ya yaaaaa... harika oldu bu yaziyi okumak!!
acikcasi NY'deki Xmas senligini merak ediyordum. fotograflarla gormek cok guzel. tabii ki memonun objektifine saglik her zamanki gibi...
elif safakla ilgili bolume gelince... "baba ve pic"i tatil donusu tam londra'ya gelecekken, hava alaninda almis, ucakta okumaya baslamistim. kitap cok yeniydi, o zaman daha davalik olmamisti elif safak. kitabi elimde goren xavier daha sonra davalarla da gundeme gelince hayli merak etmisti. ingilizce baskisi ciksa da ona hediye etsem diyordum. teskkurler neclacim haberdar ettigin icin. umarim su an londra'da da bulunabilir... isminin cevirisini sevmedim ama. zira baba kavrami romanda da isimde de cok onemli. elif safak'a acilan davanin gerizekaliligina girmiyorum bile. kitabi okumayan insanlarin cahil cahil yorumlarini internetten bolca takip etmis, cokca ofkelenmistim...
( hala neden 301. maddeye ihtiyacimiz var sanki?? )
neyse, konuyu degistirelim :) ay ay benim resimlerle de suslemis neclam yazisini...
ya bu arada su magaza cilginliklarina gelince. burda da insanlar yemeyip icmeyip Selfridge ve Harrods'tan alisveris yapiyor ve herkesin elinde bu magaza posetleri. Aslinda suphelenmiyor degilim, belki ellerine bir sekilde gecen bu pahali magazalarin posetlerini kullaniyorlar sadece :)
neclam, canim, birtanem, ara verme, sen yaz yine, e mi?
himm az once msn deydin de apar topar gidince sana 3-11 Mart 2007 demeyi unuttum !!!
:)
Post a Comment